Uzun yıllardır Türk Sanayisine hizmet veren, üyelerimiz dahil olmak üzere tüm firmalarımızın yetkililerini, misafirlerimizi ve basınımızı; sevgi ile saygı ile selamlıyorum, bu etkinliğimizde birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek herkese hoşgeldiniz diyorum.

Sözlerime, misafirlerimize çok kısa da olsa Silivri SİAD’ı anlatarak başlamak istiyorum.

Silivri SİAD 1978 yılından beri Silivri’ye hizmet eden bir sivil toplum kuruluşu.

Üyelerinin menfaatlerine yaptığı faaliyetler bir yana, toplumsal hassasiyeti olan, aslında çok ta mütevazı olmadan sadece çevresine değil Türk toplumuna, siyasetine, sanayici-işadamına örnek olmaya gayret eden bir dernek…

Türkiye ihracatının %2’ sine yakınını üye firmalarımızın yaptığını, ilk 500, ikinci 500 içinde olan üyelerimiz olduğunu söyleyerek birkaç veriyi aslında böylelikle sizlerle paylaşmış oluyorum.

Dernek yönetim kurulumuz, üyelerimizin birbirleriyle ticaretini geliştirmeleri yönünde çalışmalar yaparken,

“ İhracatta İstihbarat Kanalları “ gibi seminerler ile de firmalarımızın önünü açmada öncülük yapma gayretini elden bırakmıyor.

Bugün tüm yönetmeliklere, mevzuatlara uygun çalıştığını vurguladığımız üyelerimizi lanse ederken, aslında buna Silivri SİAD’ın da önemli katkılarda bulunduğu yadsınamaz.

Ülkemiz için değerli her konuda olduğu gibi, eğitimde de kendi köşemize çekilmeden, elimizden gelen gayreti göstermede geri kalmıyoruz. Bunun en önemli nişanesi; okullarımızı sekizinci sınıflarında yaptırdığımız “ Mesleki Eğilim Testleri “

Önemsediğimiz diğer bir faaliyetimiz;

Silivri Expo:

2 yılda bir gerçekleştiriyoruz ve üyelerimiz yanında sizleri de, önümüzdeki Expo’da yanımızda görmekten mutluluk duyarız.

Aslen Silivri SİAD’ı çok kısa anlatamamış olsam da; çok az anlatmış olduğumu belirterek, 140’a yakın üyemizle sizlerden bugün önemli kıvılcımlar alacağımız da eklemekte fayda görüyorum.

Albert Einstein’in çok sevdiğim;

“ Ön yargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.

İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye ulaşamaz.“ sözleri, aslında bugün toplantımızın nüvesi.

Ülkemizin gelişimi her alanda olduğu gibi sanayide de, Cumhuriyetin kurulmasıyla hızlandı.

Birikmiş geri kalmışlıklar, mutlaka her alanda zaman kaybına neden oldu.

Ama dinamik ve genç bir nüfus yeniliklere ayak uydurma yönünde ilerliyor.

Geriye dönüp baktığımızda gördüklerimiz apaçık ortada.

Osmanlı’nın o yıllarda var olma çabası, sonrasında Cumhuriyetimizin de gelişme çabaları, Endüstri 1.0 ve Endüstri 2.0 diye terminolojisini oluşturduğumuz gelişmeleri ıskalamamıza neden oldu.

Özellikle son 10 yıldır ise, Endüstri 3.0’da çoğu firmamız gelişmelere ayak uydurdu.

Belki sektöre üretim yapabilme kabiliyeti olmadı ya da çok az oldu ama, kendi imalatlarında bu devrimin ürettiklerini öğrenme, kullanma ve geliştirme imkanları oldu.

Asla bu konuda bir abartı yapmadan, ama bu sektörün en önemli temsilcileri olan, FESTO, SMC, OMRON, STAUBLİ firmalarının önünde;

Türk sanayicisinin yenilikleri en yakından takip ettiği yönünde olan görüşümü belirtmek isterim.

Biraz sonra panelistlerimiz ya bunu teyit ederler, ya da aksini söylerler.

Bugün ise sanayicimizin yüzünü çevirebileceği tek hedef var;

Endüstri 4.0; aslında dünya için de yeni bir kavram; 2011’den beri artık adı konulan, çalışmaları hızlanan bir gelişim.

Çok baş döndürücü gelişmeler olduğunu ve bunun her alanda olduğunu unutmamalıyız.

Bugün geç değil, ancak yarın çok geç olabilir. Bu devrim sadece sanayide değil, aslında hayatın her alanında, belki gelecek on yılda dünya üretim ve ticaretinde direkt ve endirekt olarak %50’ye yakın pay alacak bu trendde; Silivrili sanayicilerimizin de var olan bilgilerini geliştirmeleri, yeni yollar aramaları; kendileri kadar, derneğimizin de görevi olacaktır.

Herkes için yeni bir devrim diye değer bulduğundan, derneğimizin de bu şansı üyeleri lehine kullanması gerektiği üzerine hemfikir olduk ve kurmuş olduğumuz komisyonumuz bu organizasyonu tertip etti.

Bugün burada sadece Türkiye’de değil, sektöründe dünyada lider olan misafir firmalarımızla beraberiz.

FESTO, OMRON, SMC, STAUBLİ firmalarımız; hem toplantımıza destek veriyorlar, hem de panel ve sunumlarda yanımızdalar.

“ Bilmediğini bilmek en iyisidir. Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.” Deyip.

Bu hastalığa kapılmadan, değerli panelistlerimizin önünde 4.0 hakkında konuşmam ancak maç sonucu algılanır diyorum. Birazdan Sn. Hüsrev Yaman moderatörlüğünde , Sn. Nurcan Konak, Sn. Osman Türüdü, Sn. Kerem Keçeci ve Sn. Burak Örenel’den somut örneklerle, ufuk açıcı, heycanlandırıcı bir panel dinleyeceğimize inanıyorum.

Etkinliğimizin öğleden sonra; bir nefes alalım, konuyu biraz değiştirelim dediğimizde ise, nefesimiz kesilecek.

Sn. Elif Çoban, Sn. Sami Erol ve Sn. Aydın Öğücü’yü; Sn. Yücel Koç’un moderatörlüğünde dinleyeceğiz.

Esas itibariyle, büyük çoğunluğu aile şirketleri olan firmalarımıza; yaşanmışlıklarını, tecrübelerini aktaracak olmaları büyük şans.

Bu konuyla alakalı da bir iki düşüncemi aktararak sözlerimi sonlandırıcam.

Ben ailelerin sevgi ve saygı ekseninde çok önemli şeyleri başarabileceğine inanan biriyim. Firmaların da aileler ile kaim olacağını ve kurumsallaşmayı da beraberinde başarmaları gerektiğini düşünüyorum.

Hislerimi acaba biraz destekleyebilirmiyim, bunu bilgi ile perçinleyebilirmiyim diye bu konu da kısa bir araştırma yaptım:

Dünyanın en eski şirketlerinin sayısının 5586 olduğunu ve bunların 3000’den fazlasının Japonya orjinli olduğunu görünce, aslında hislerimin gerçeğe evrildiğini görmekten mutlu oldum.

Çünkü uzak doğunun kültüründe saygı, hoşgörü ve çalışma azminin çok önemli bir yer tuttuğunu bildiğimize göre, biz Türkler’de bunu başarabiliriz dedim.

Geleceğin kuvvetli ülkesi, nesli olabilmek için çalışmak gerekiyor. Yetmiyor yeni şeyler üretmek gerekiyor. Ürün, bilgi, teknoloji; ne olursa üretmek gerekiyor.

Herkesin diline pelesenk olan; “ sanayi üretimine aynı yıllarda başladığımız halde, niye Güney Kore’nin gerisinde kaldık?” sorusunun cevabını irdelemek gerekiyor.

Bunun cevabı; siyaset, bürokrasi, sanayici işadamları gibi basit cümleler ile geçiştirilemez. Bunun ortasında toplumumuz vardır.

Toplumun her bireyi ön yargılarını atıp bir masa etrafında toplanabilmeli, sorunları hep birlikte, ortak payda da çözmeyi, yollar bulmayı becerebilmelidir.

Siyasetçilerimizin olmadığı bir teknik toplantıda biraz fazla konuşmama müsamaha göstereceğinize inanıyorum, biraz uzun konuşmam için affınıza sığınıyorum.

Yoğun tempoları içinde bize çok değerli saatlerini ayıran; panelistlerimize, moderatörlerimize, Otomasyon Sanayicileri Derneği Başkanı Sn. Hüseyin Halıcı’ya ve bizi yalnız bırakmayan üyelerimiz ile misafirlerimize teşekkür ediyorum.

Endüstri 4.0 komisyonumuza da bu başarılı çalışmaları için takdirlerimi sunuyorum.

Çok emeği geçen sevgili Mehmet Nalbantoğlu kardeşime de ayrıca teşekkür ediyorum.

Güzel bir program olmasını dileyerek saygılar sunuyorum.

Menü